2 Mayıs 2009 Cumartesi

nefesimde saklı hayatım...

o gelmişti.kendini, parfümünü ve bitmeyen uçuk hayallerimi..hepsini herşeyi başının üstünde Zeus edasıyla taşıyordu.ona ondan çok anlam yüklediğimi bile bile hala bana bakması için pek çok şeyimi verebilirdim.belki de veriyordum ben farkında olmadan, o farkında olmadan... bugün saçlarını değişik yapmıştı.müdürünün kızdığı uzunluktaki kıvırcık saçları tam da kızı tanrının yeryüzüne indiğine inandırırken önünde gelip duran çocuk, tanrı yeryüzündeyse şeytan da yeryüzünde der gibi ona bakıp şekeriyl dili arasında kozmik bi bağlantı kuruyordu. aslında problem çıkarmadığı sürece tüm çocukları severdi kız;ama bu çocuk gerçekten yüzünde farklı şeyler barındırıyordu.tüm kötülükleri yapabileck cesareti gücü ve yenilmezliği rahatlıkla görürdü tüm aşıklar. "merabaaa teyzeee.." dedi çocuk.annesi koşa koşa geldi.aradki teyze lafını duymuştu tabi(tüm kadınlar bunu duyar hatta hisseder çünkü teyze olma eşiği pörsümüşlüğü ifade eder bizlere) "ne teyzesi oğlum okula gidiyo bak ablan" dedi.rahatladım.çocuğa binlerce teşekkür ettim içimden, milyonlarca...beni romantiklerin 18. yüzyıl havasından kurtarıp hayatı yüzüme çarpmıştı sanki.güldüm çocuğa gittim. yolda giderken kahkaha attım bi ara.güzel bi söz geldi aklıma: ROMANTİKLER HER ZAMAN LOSER OLUR! (loser'ı türkçede dolu dolu karşılayan bi kelime bulamadım) elimde kitaplarla hızlı hızlı yürüdüm deniz kenarında.çok isterdim şuralara oturup denize karşı içmeyi ama geç kalıyordum dersime. eteğimin imbatla dalgalanışını izleyenlere baktım biraz.güzel olduğumu taa aldığım nefeste hissettim. yaşamak güzel şey:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder